Bu masumiyet sizin mi
tanıdık biri gibi davranıyorsunuz yağmurlara
sevinçleriniz cumhuriyet
dalgınlığınızsa osmanlı
sizi daha önce hiç sevmiş miydim
biraz önce göğe bakmış gibi her haliniz
teninizde büyük bir güzelliğin yaz çıkartması
bunca çocuk bunca siyahlık içinde
her aşkta eğilip gözlerinizden mi öptüler ki
bedeninizin okulunda dudaklarınız hep yıldızlı pekiyi
gölgeli bir hüzünle bakıyorsunuz insanlara
eylül desem değil nisan desem hiç
bir ikindi gibi ikircikli
babadan kalma sanki bu kahkahanız
sizi daha önce hiç sevmiş miydim
çoluk çocuğa karışmış korkular
gözlerinden okunur kadınların sizin de öyle mi
biraz yaklaşın lütfen
aman allahım yalnızlığınız ne büyük ve de görkemli
hayatınıza sultan süleyman olmalı
ister ferhat ister mecnun fark etmez
bana bir emir verin
sizi nasıl sevmemi istersiniz
tuhaf sözcüklerle iyi şeyler duydum hakkınızda
adres teslimiymiş bakışlarınız
dili geçmiş korku zamanları
ağzınızda bir tövbeler ordusuyla
kaçamak yanıtlar veriyormuşsunuz tanrıya
canımın içi dermişsiniz dostlarınıza örneğin
ben değil tenim tanıdı sizi
göğüsleriniz küçülmüş kalçalarınız solmuş hasta mısınız
yanlış yerlerinizden mi sevildiniz yoksa
durgunluğunuza iyi gelecek bir öğüt
sevişirken en gözde eşyanızı bulundurun yanınızda
ve karamsar düşüncelere dalmayın alnınızdan öpülürken
bir gün konuşmak istedim sizinle
ama hayırsız utanma duygusu
gizlenmeleri küçümseyen bir yerden
daha yeni karışmıştınız hayata
hatta yakanızda bir gölge izi de vardı
sonra baktım ki bakışlarınız kırık
eski bir aşkla dolusunuz hâlâ
sizi daha önce hiç sevmiş miydim?