“ALLAHIM, RAMAZAN bayramını ailem, eşim dostum, uzak yakın akrabalarım için hayırlara vesile eyle. Bir müminin bu bayramdan istifadesi ne olabilecekse, bu günleri bayram ilan etmende ne gibi hikmetler gizliyse bizi onlara yaklaştır, bayramın içine koyduğun lezzetleri hissettir.”
Geçtiğimiz kadir gecesinde dualarımın sonunda bu dua vardı. Nedendir bilmiyorum bu duayı ederken kendimi çok mutlu hissettim. Kalbime bir bayramı beklemenin huzuru çökmüştü. Ve bu duayı ederken hissettiklerime bakınca, duanın neticesinin de güzel olacağı, gerçekten güzel bir bayram geçireceğim fikrine kapıldım. İnşaallah neticesi güzel olur, eğer öyle olacaksa, kabul olacaksa bu duayı bütün müminler ve müslümanlar için de etmeliyim diye düşündüm. Zaten az önce niye onlar için de etmedim diye hayıflandıktan sonra onlara da dua etmeye başladım.
Duama bütün müslümanları katarken, aklıma dünyanın muhtelif yerlerinde sıkıntı çeken kardeşlerimiz geldi. Mümin ve mümine kardeşlerimiz… Irakta işgalci düşmanı ensesinde hisseden aileler.. Tecavüze uğrayan kadınlar, annesinin babasının cesedini gören çocuklar. Veya Afrikada sıkıntı çeken, açlığın ne olduğunu sadece midesinde değil bütün zerrelerinde hisseden insanlar. Çeçenistandaki zulüm görenler, doğu Türkistanda soyları tüketilmeye çalışılanlar, tusunaminin akıllarını hayrette bıraktığı Asyalılar ve en son depremi yaşayan Pakistanlılar… Ve daha niceleri..
Bir an “Onların sıkıntılarını gider Ya Rabbi, onlara yardım et Ya Rabbi, onları kurtar, başlarındaki musibeti def et; ramazan hürmetine, leyle-i kadir şerefine onlara ferahlık ver Ya Rabbi” diyecek oldum ama diyemedim. Çünkü gerçekleşmesi imkansız, hiç bir şeyi değiştirmeyecek bir duaya benzetmiştim bu duayı. Halbuki dua esbab-ı kabul dairesinde olmalı idi. Benim duamda kast ettiğim ise, daha çok her şeyin birdenbire değişip, bütün sıkıntıların mucizevi bir surette yok olması gibi birşeydi. Allah’ın her şeye kudretinin yettiğini biliyordum ama kudretini hikmetle sarf ettiğini de unutmuştum sanki bir an için.
Alemdeki her şey hikmet kanuna tabi olduğuna göre, Müslümanların başına gelen musibetlerin de öyle olduğu şüphesizdi. Sıkıntıları birden kaldırmasını istemek Rabbimizin icraatının hikmetlerine teveccüh edemeyişimi gösteriyordu.
Kendimi öyle mutlu hissedince onların da bayramlarını mutlu geçirmelerini istemiştim. Ama bu hissiyat o kadar zahirperest yaklaşmıştım ki, musibetlerin güzel neticeleri olabileceğini gözden kaçırıvermiştim.
Dilimin ucuna gelip söyleyemediğim duaya, onların başına gelen musibeti “çok kötü” olarak değerlendirmem ve derhal sıkıntılarından kurtulmalarını istemem sebep olmuştu . Ve çektiklerinin mukabilinde elde edebilecekleri hayırlardan da gaflet etmiştim..
İçimden geçen bu fikir yanlıştı ama “Allahım Müslümanların sıkıntılarını gider” duası aslında yanlış değildi. Sıkıntı çeken insanların sıkıntılarını kaldırması için dua etmek de gerekliydi, ve o sıkıntıları da kaldırabilecek sadece Allah (cc) idi. “Allahım bütün Müslümanların sıkıntılarını gider” diye ettiğim dua hepsi hakkında olmasa da bazıları hakkında kabul olabilirdi. Bu duayı bu manada da edebilirdim.
Evet bu duayı bu manada etmeliydim, etmeliydim ama o kardeşlerimiz için edebileceğim tek dua bu değildi, çok başka dualar da olmalıydı. O eza ve cefaları yaşamaları boşu boşuna değilse, yaşadıklarının bir manası varsa edilebilecek başka dualar da olmalıydı. Ve o manalar hakkında olmalıydı. Bunları düşündükten sonra şöyle dua etmeye başladım:
Allahım onlara bu musibetleri bu acıları yaşatırken murad ettiğin hayırlar, takdir ettiğin güzel neticeler neler ise, onların alemlerinde ibret ve tefekküre sebep olacak ne gibi açılımlar, istifadeler murad etti isen onları anlamalarına yardım et, değerlendirebilmelerini nasip et. Akıl ve düşünce itibariyle buna güçleri ve kabiliyetleri müsait olmayanların, hisleri ve duyguları ile istifadelerini nasip et. Çektikleri sıkıntıları kendi içlerinde ne derece derin yaşadılarsa, o derce sevaba kalbet; o derece ihlasla yapılmış ameller olarak defter-i hasenatlarına yaz. Kısa ve fani dünya hayatında çektiklerine bedel, ukbada bizleri imrendirecek nimetler nasip et onlara, uhrevi cennet hayatına yakışır bir tarzda benim duamda ifade edemediğim bütün saklı güzellikler ver onlara, yaşat onlara.. Ve en güzeli de, bu musibetler sayesinde sana yönelmelerini, medet dilenilecek gerçek kudreti kalp ve ruhlarında hakkalyakin tanımalarını ve sana yaklaşmalarını nasip et.
Amin…